18 Aralık 2011 Pazar

18 Aralık'lara Bravo!


'Yaş'lı. Başka dillerde de, artan yaşla doğru orantılı süreklilik ifade eden, acımasız bir sıfat olarak karşımıza çıkıyor bu kelime. 'Age'd mesela. 'İhtiyar olmak' anlamının yanısıra bir aidiyet olgusunu da beraberinde getiriyor bu sözcük. Yaşlı olmak veya yaşlanmak, işte bu yüzden bunlar garip. Aslına bakarsanız, ihtiyar olmak genç olmak kadar büyük bir trajedi değildir. Zira 'yaş'lı insanın geçirdiği o yıllar kendisine aittir artık, ama genç bir insan bilinmeyene kürek çekiyor gibidir. Kendisine henüz ait olmayan bir geleceğin, koskoca yılların planlamasını ve hesabını yapar durur. Evet bu çok büyük bir trajedidir: henüz sahip olmadığın bir şeyi sahiplenmek. Yaşlanmak bir statü gibidir ama nedense kimse bunu üstünde taşımak istemez. Geçirilen yıllar belli bir kotayı aşınca bir kısmı inkar edilir. Yaşımız sorulunca birkaç eksik bir sayı söyleriz, doğumgünü pastamıza artık tek mum koyarız mesela. Sırf bu ihtiyarlama korkusuyla, yaşlanmanın getirdiği sahip olma duygusunu da kovarız hayatlarımızdan. İnsanın anılarının, kendine ait yıllarının olması ne korkunçtur!?

....

18 Aralık 2008, S.E.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder