24 Aralık 2008 Çarşamba

JARVIsss



'Oh now the lonely nights begin,
and there is nowhere left to go,
but watch my spirit melt away,

down at the d-i-s-c-o.

I must have died a thousand times,
the next day, i was still alive.
And i still believe in you,
yes i do.'


Death 2 vee veee 1,2,3 gooooooo! Jarvis dünyanın en seksi, en acımasız, en duygusal, en sarsar, en karizmatik, en akıllı şarkı sözü yazarıdır. Sene 2002 falan olmalı, odamda radyo eksen dinlenerek geçirilen sıradan günlerden birini yaşıyorken bir şarkı çalmaya başlar, bir adam iç çekerek şarkı söylemeye başlar. O anda şarkıya da, adama da aşık olursunuz. Bölük pörçük sözler kalır hatrınızda ' I couldn't stop it now. There's no way to get out. He's standing far too near ........' O anda teypte kayıt yaptığınızı farkedersiniz, o şarkı sizindir artık. Okula giderken, evde, orda, burda walkmande döner durur şarkı. Sonra bir gün yine aynı sesi duyarsınız başka bir şarkıyla, grubun adı anons edilir, PULP ile tanışmışsınızdır artık.


'There's nothing to do so you just stay in bed,
oh poor thing,
why live in the world when you can live in your head?'


O sıralar tipik gençliğe giriş sorunlarıyla yüzleşiyordum. Eve gelip direk odama kapanırdım, vaktimin çoğunu uyuyarak geçirirdim, ailemle çok konuşmazdım, hayal kurar, müzik dinlerdim vs. Sonra bir gün cidden hayatımı sadece kafamın içinde sürdürdüğümü farkettim. Dışarıda dönen bir hayat vardı ve ben ıskalıyordum. 16-17-18 yaşlarındaki bir genç kızın emekli hayatı moduna girmesinin gereği de yoktu üstelik. Jarvis sansaryan ve seksomanyak şarkı sözleriyle ve bazen de kapalı oda psikolojisindeki karanlık şarkı sözleriyle aslında hayattaki gelgitlere ışık tutuyordu demeyeceğim, resmen bizimle taşak geçiyordu. Aslında azcık akıllı olunsa, ciddiye alınacak acılardan da ironiler oluşturup keyif almayı öğrenebilirdik. Ya da bizi mutlu eden şeylerin aslında ne kadar sıradan olduğunu anlar, ve her şeyi bu sıradanlıkla kabul ederek daha da çok sevip hayalkırıklıklarına uğramazdık. O bizlere aslında her şeyi uçlarda yaşamanın gereksiz olduğunu bazen 'common people' olmak gerektiğini anlatıyor öyle bir amaç gütmese de. 'Gözlerinin ışıltısına, yüreğinin gölgesine bakarak ruhumu sana akıttım, güzel kokunla hülyalara daldıııım benim oldun senin oldum karanlık gecelerdee......' tatatatataaa şeklinde sevişmiyor bu adam, ya da başkasıyla nişanlı olan sevdiği kadını arzuladığında ' ürpersin tenim tenin üstünde, alevinle yansın yüreğim, sadece benim ol......' tatatatatataaa demiyor; evet belki seksomanyak bu adam ama gayet düz ve samimi 'when you raise your pencil skirt, like a veil before my eyes, like the look upon his face as he's zipping up his flies. Oh I know that you're engaged to him. Oh but I know that you want something to play with baby.' deyip niyetini açıkça ortaya koyuyor. Süslemeleri, abartıyı sevmiyor Jarvis. bu nedenle gerçek bir hayat yaşıyor ve yaşatıyor şarkılarıyla. Aşkı, acıyı, hayalkırıklığını, cinselliği, kendini beğenmişliği, ezikliği kısaca insana has her duygu ve olguyu inanılmaz bir doğallıkla anlatıp, onları tanrılaştırmıyor. Çünkü hayat ve içindekiler gerçekten bu kadar ciddiye alınmayı haketmiyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder