4 Ağustos 2009 Salı

PiL - Metal Box


Dışarı çıkmaya üşendiğim bu güzel yaz gecesinde, oturduğum koltuktan selam ederim herkese. Yapmam gereken o kadar iş varken, bilgisayar başında ne dinleyeceğime karar veremeden önümde Sisifos Söyleni ile oturuyorum. Şahane(!) bir playlist yaptım kendime sonrasında önümdeki kitaptan, zamanında okurken altını çizip yanına yıldızlar koyduğum paragrafları teker teker okudum. Neden sonra bazı cümleleri daha yüksek sesle, duvarlara yıldızlara ya da varolduğuna inandıklarıma okudum. O sırada içimi kaplayan PIL dinleme isteğiyle çabucak playlistimi değiştirdim.

Aslında kendimi çok yalnız hissettiğim bir dönem geçiriyorum. Genelde bu duygu insanları güçsüzleştiriyorken, kendimi süper kahraman gibi hissetmem nedendir bilinmez. Hayatta gerçekten acımasızlığına inanamayacağınız gelgitler, dönüm noktaları, olaylar, sırlar ya da insanlar varmış. Çocuklar bile etrafa fırlattıkları oyuncaklarına karşı daha merhametlilermiş; yetişkinler kalbinizi ruhunuzu fırlatmakla kalmayıp bunların üstüne basıp ezerler bir de. Ama tüm bunlar, yaşanılan kötü şeyler, direnişiniz için birer zırhtır. Güçlü olmak ve özgür birer birey olmak adına kazanımlardır kayıplarımız. Saçma, rutin ve anlamsız olan hayatlarımız mücadelelerimizle yaşanmaya değer oluyor ancak, ve bu mücadelemiz önce kendimizle. Kavramak, kabullenmek, sonrasında alışmak ya da reddetmek. Sonuç çok da önemli değil, önemli olan bu sorgulamanın içine girebilmek, herkesin farkında olmadığı bu döngüye dahil olabilmek belli bir yaştan sonra. Büyümek bu oluyor sanırım.

İşte bu düşünceler ne zaman beynimde çalkalansa, zaman post punk arşivlerini açıp 79 ruhuna koşmak zamanıdır benim için. Israrla aynı akorları tekrar eden ağlayan gitarlar, kalbinize vuran davullar; insanoğlunun tüm acımasızlığını, kimsesizliğini, mücadelesini haykıran vokaller… Müzik ruhuma vursun istersem, o an dinlemeye başladığım ilk albüm Public Image Limited’ın Metal Box isimli 79 çıkışlı albümü olur. 10 dakika 34 saniye süren Albatross’la albüm başlar. Adeta insan ilişkilerinin, kişisel problemlerden kurtulma esnasında kaybedilen zamanın, anıların iz düşümüdür bu şarkı. Ve tam da bunları ispatlarcasına ‘ Sloooow motion, slow motioon’ diye girer vokaller. Ağır çekimde onca şey düşünülür. Birbiriyle bağlantısı olmasa da saçma sapan da olsa düşünülür bir şeyler. Sonrasında Memories gelir.

‘Full of excuses
False confidence
Someone has used you well
Used you well
I could be wrong
It could be hate
As far as I can see
Clinging desperately’

Bu sözlerden sonra iyice gaza gelinmiştir. Büyük bir şevkle diğer şarkılar dinlenilir. Swan Lake’ler, Poptones’lar, Careering’ler derken bir ara karanlık bir dünyaya açılan, bir garip şarkı başlar, hava gridir, kuşlar yoktur. Evet ‘No Birds’tür. Ta kendisidir. Şarkıda fena bir Siouxsie and The Banshees havası vardır. Ve candır bu şarkı, tüm aidiyet hissini götürür insanda, yerini yurdunu şaşırırsın bir an. Ve devaaam eder albüm seni sürükleye sürükleye. Uzun uzadıya tüm şarkıların bende uyandırdığı hisleri anlatmak sanırım mümkün olmayacak. Ama bu albüm, kesinlikle hayatımın ilk beş albümü arasındadır ve acımadan reklamını da yaparım. Yaşasın PIL, yaşasın post-punk ruhu!


Public Image Ltd - Metal Box 1979

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder